Otizm Dünyası
Otizm Dünyası
Otizm'de Tedavi Yöntemleri
Otizm'de Tedavi Yöntemleri
Değerli okuyucular bu yazımda sizlere otizmin eğitim ve tedavi yöntemlerini anlatıp, yanlış tedavilerin peşinden koşanları uyaracağım.
Son zamanlarda otizm üzerine neredeyse her ay yeni bir yöntemin çıkması üzerine bu yazıyı yazma gereksinimi duydum.
Şöyle bir baştan alalım. Aile doktora gider, doktor der ki ‘çocuğunuz otistik ve tedavisi yok, ömür boyu sürecek’ düşünün ne yaparsınız, tabi ki her aile gibi siz de çözüm getirecek her türlü yöntem ve tedaviyi araştırmaya, denemeye başlarsınız. Bu arayış içinde doğruya da yanlışa da ulaşabilirsiniz. Hele ki otizm gibi popüler! bir alanda…
Peki nedir bunun sonuçları; bu çocukların yapılabilecek tedavilerden mahrum kalmaları, gecikmeleri, ailenin yersiz hayallere kapılıp hem hayallerini hem de büyük paralarını kaybetmeleri…
Bir yöntemin bilimsel olarak geçerli olabilmesi için bazı şartlar vardır. Bu yöntem en az iki araştırma grubunda denenmelidir. Bu gruplardan birine yöntem uygulanırken diğerine uygulanmaz ya da başka bir yöntem uygulanır. Uygulama eşit süreyle devam eder ve bu sürenin sonunda sonuçlar karşılaştırılır. Gruplardan biri diğerine göre daha fazla ilerleme/iyileşme göstermişse o gruba uygulanan yöntemin daha etkili olduğu sonucuna ulaşılır. Maalesef otizm alanında uygulanan/önerilen tedavi yöntemlerinin hemen hemen hepsi ya böyle bir bilimsel süzgeçten geçmemiştir ya da ortada yeteri kadar araştırma bulguları yoktur.
Öncelikle ilaç tedavisinden başlamak istiyorum. Sekretin hormonunun otizme eşlik eden davranışlar üzerinde olumlu etkiler yarattığı düşünülüyordu. Oysa ki yapılan deneysel araştırmalar sekretinin boş ilaç kullanımından daha etkili olmadığını göstermiştir(Williams ve diğ.,2005)Burada bir not yazmak istiyorum yine de:
Psikiyatrik ilaçlar çok çeşitlidir ve bu ilaçlardan hangilerinin hangi çocuklar üzerinde daha etkili olduğuna ancak doktorların karar verebilir. Ben burada sadece bi hatırlatma yapmak istedim.
Bazı yiyeceklerin ve diyet programlarının otizm üzerinde etkili olduğu düşünülmüştür. Ancak yapılan araştırmalarda otizmin ortaya çıkışında ya da kötüleşmesinde herhangi bir yiyeceğin, vitaminin eksikliği ya da fazlalığı bulunmamıştır. Çinko eksikliğinin dikkati azalttığı bulunmuştur. Ancak çinko verilmesi bulguları düzeltmemektedir.
Glüten-kazein diyetinin ciddi protein, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açtığı unutulmamalıdır. Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda, çok önemli besin kaynakları olan tahılların ve sütün ne denli önemli olduğu yadsınamaz. Dolayısıyla, öncelikle çocukta glüten-kazein toleranssızlığı ya da alerjisi olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer toleranssızlık ya da alerji belirlenirse, her tür diyet gibi glüten-kazein diyetinin de uzman kontrolünde ve yakın takiple yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda dünyada artış gösteren biofeedback ve nörofeedback uygulamaları henüz bilimsel olarak ispatlanmamıştır. Hatta Amerikan ve Kanada psikiyatri birlikleri bu tedavileri tartışmalı bulmakta ve üyelerine önermemektedir.
Yine son yıllarda özellikle ülkemizde de adını sık duymaya başladığımız hiperbarik oksijen tedavisinin otizm üzerinde olumlu bir etkisi kanıtlanmamıştır. Vurgun yiyenlerde, karbonmonoksit zehirlenmelerinde kullanılan bu yöntem otizm ve zeka geriliği üzerinde etkili değildir. Bu konuda yapılmış hiçbir bilimsel kanıt/destek mevcut değildir Amerikan Pediatristler Akademisinin 2007 yılında yayımladığı Klinik Raporda hiperbarik oksijen tedavisinden hiç söz edilmemiş olması da dikkati çekmektedir.
Ağır metallerden arındırma;Kurşun, cıva, alüminyum, arsenik vb. toksik özellik taşıyan ağır metallerin otizme yol açıyor olabileceği düşünülmektedir. Ancak, bu konudaki araştırmalar incelendiğinde, bu düşüncenin bir varsayımdan öteye geçmediği görülmektedir. Sözü edilen toksik ağır metallerden biri olan cıva kızamık-kabakulak-kızamıkçık (MMR) aşılarında da bulunmaktadır. Bu aşılarla otizm arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere 13 farklı üniversiteden 19 bilimci tarafından yüzlerce otizmli çocuk üzerinde bir araştırma yürütülmüştür. Bu araştırmanın sonuçları, otizm belirtilerinin ortaya çıkmasıyla bu aşı arasında hiçbir ilişki olmadığını göstermiştir (Richler ve diğ., 2006).
Biraz da terapi yöntemlerinden bahsetmek istiyorum
Duyusal bütünleştirme (SI: Sensory Integration) terapisi, otizmli çocuklarda duyu organlarının sağladığı bilgileri algılama, işleme ve anlamlandırma yeteneğinde bazı sorunlar olduğunu varsayar. Dolayısıyla, bu sorunları gidererek ve duyusal bütünleştirme yeteneğini geliştirerek zihinsel işlevleri artırıp, davranış sorunlarını azaltmayı hedefler. Ancak bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırmalar oldukça sınırlıdır. Vakit ve imkanlar elverişliyse otizmli çocuklar için duyusal çalışmalar da yapılması taraftarıyım.
Müzik ve Dans terapisi; birlikte şarkı söyleme, enstrüman çalma ve müziğe dansla eşlik etme etkinlikleri aracılığıyla sertifikalı terapistler tarafından uygulanan terapi yöntemidir. Otizmli çocuklarda müzik ve dans terapisinden umulan yararlar şöyle sıralanabilir:
-
Duygusal bağ kurma: Müzik ve dans terapisinde yer alan etkinliklerin çocuğun terapistle ve başkalarıyla duygusal bağ geliştirmesine yardımcı olması beklenir.
-
Sözel ve bedensel dilin kullanımını arttırma: Müziğin ve dansın iletişim isteklerini artırması beklenir.
-
Davranış sorunlarını azaltma: Enstrüman kullanımı ve dans sırasında çocuğa görsel, dokunsal ve işitsel uyaranlar birlikte ulaşır. Bu uyarılmanın çocuğun ince ve kaba devinsel gelişimini artırabileceği, kendisinin farkına varmasını kolaylaştırabileceği ve uygun olmayan davranışlarını azaltabileceği düşünülür.
-
Başarı duygusunu yaşatma: Enstrüman çalmak, şarkı söylemek ya da dans etmek çocuğun başarı duygusu yaşamasını sağlayabilir.
Ancak bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir. Vakit ve imkanlar elverişliyse otizmli çocuklar için müzik terapisi de yapılması taraftarıyım.
Yunuslarla Terapi; yunuslarla etkileşim terapisi (DAT: Dolphin-Assisted Therapy) olarak da bilinen yunuslarla terapi; ABD, İsrail, Rusya ve Meksika başta olmak üzere pek çok ülkede ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu amaçla açılan terapi merkezlerinin sayısı hızla artmaktadır. Bu merkezlerde otizmli çocuklar önce iskeleden, daha sonra ise suyun içine girerek yunuslarla etkileşmektedir. Yunuslarla terapinin çeşitli engel grubundan çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğu yönünde çeşitli araştırmalar vardır ve bunların bir bölümü deneysel araştırma olarak yürütülmüştür. Ancak uzmanlar, bu araştırmaların tümünde çok ciddi yöntemsel hatalar olduğu hususunda birleşmektedir. Dolayısıyla, bilimsel çevrelerde, yunuslarla terapinin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkilerini gösteren güvenilir deneysel araştırma bulgusu olmadığı görüşü ağırlıklıdır. Değerli okuyucular yunuslarla etkileşime girmek hangi çocuğu mutlu etmez ki, evet keşke bütün çocuklar havuza gidebilse, yunuslarla etkileşebilse….ancak bunu bir tedavi yöntemi olarak değil, sadece çocuğumuzu mutlu etmek adına, ona güzel vakitler geçirtmek adına düşünmeliyiz. Ancak işin bir de diğer yönü vardır ki pek çok çevreci örgüt, yunuslar üzerinden bu şekilde para kazanılmasına şiddetle karşı çıkmakta ve yunusların özgürlüklerine kavuşturulması için kampanyalar yürütmektedir. Haksız da sayılmazlar…
Atlı terapi(hippoterapi); Ata binme terapisinin temel hedefi binicilik becerileri kazandırmak değil, ata binmenin sağlayacağı duyusal ve devinsel girdilerden yararlanılmasını sağlamaktır. Ata binme terapisinin yöneldiği en yaygın engel grubu serebral palsili çocuklardır. Öte yandan, otizmli çocuklarla yürütülen ata binme terapisi çalışmaları da hızla yaygınlaşmaktadır. Ancak, yayımlanan araştırmaların neredeyse hiç birinde otizmli çocuklar yer almamıştır. Serebral palsili çocuklarla yürütülen çalışmaların sonuçları ise, bazı devinsel becerilerde olumlu etkiler görüldüğü yönündedir. Ancak, daha kontrollü deneysel araştırmalara ihtiyaç olduğu da bir gerçektir. Sonuç olarak, ata binme terapisi adı altında yapılan etkinliklerin otizmli çocuklarda, hobi ötesinde bir yararı olduğunu öne sürmek olanaksızdır. Yani yine tekrar ediyorum hangi çocuğun hoşuna gitmez ki ata binmek…
Sonuç:
Değerli okuyucular çocuğumuzun, öğrencimizin iyileşme/düzelme göstermesini istiyorsak en sıkı sarılacağımız ip eğitim ipidir. Diğer ipler sizi yarı yolda bırakabilir, üzebilir; size ve çocuğunuza zarar verebilir. Bunlarla vakit ve para kaybetmek yerine kendinizi, çocuğuma nasıl daha faydalı olabilirim, ona nasıl davranmam gerekir vb. konularda eğitmeye çalışın. Unutmayın ki çocuğunuz bir deneme tahtası değildir.
Otizmde en etkili eğitim de uygulamalı davranış analizidir.Uygulamalı davranış analizi otizmde uygulanan diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında, başarısını deneysel araştırmalarla bilimsel olarak gösterebilen tek yöntem olarak dikkat çekmektedir. Örneğin, Lovaas ve meslektaşları tarafından yürütülen deneysel çalışmalarda, iki yıl süreyle uygulamalı davranış analizine dayalı eğitim alan çocukların %90’a yakınında çok önemli zekâ ve sosyal gelişim kazançları görülmüştür. Dahası, bu çocukların yarısına yakınının zekâ ve uyum açısından normal gelişim gösteren çocuklardan önemli bir farkları kalmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, belirtilen gelişmelerin ergenlik döneminde de korunduğu saptanmıştır. Deney grubundaki çocuklarla aynı özellikleri taşıyor olup böyle bir eğitim alma şansı olmayan çocuklardan oluşan kontrol grubunda bu gelişmelerin hiç biri gözlenememiştir.
Son olarak şunları söylemek istiyorum, belki diyeceksiniz burada tavsiye etmiyorsun ama sitede bütün yöntem ve terapileri yazmışsın. Evet yazdım; çünkü ben yazmasam da bunları bir şekilde araştırıp bulacaksınız o yüzden en azından doğru kaynaklardan bu bilgilere ulaşın istedim.
Saygılarımla
Berat ÇELİK
Özel Eğitim Uzmanı
Toplam 850680 ziyaretçi (1695814 klik) burdaydı!
ARTIK BU ADRESTEYİM
;